Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AYM’nin cezaevindeki TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez verdiği hak ihlali kararına ilişkin olarak, "Yargıtay'ımızla Anayasa Mahkememiz arasında bir görüş farkı ortaya çıkmıştı. Bu görüş farkından dolayı bir kararsızlık söz konusu oldu. Bu yeni bir karar. Bu kararın değerlendirmesini yine ilgili mahkemeler yapacaktır. Süreci takip edeceğiz" diye konuştu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulu’nda Adalet Bakanlığı bütçesinin görüşmelerinin ardından Gezi davası kapsamında 18 yıl hapis cezası alan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği ikinci hak ihlali kararı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tunç, şöyle konuştu:
"Kısa karar verildi. Ardından gerekçeli kararın da yayınlanması lazım. Sonraki süreçte Resmi Gazete’de yayınlanır. Sonraki süreçte yine yargı süreci içerisinde tüm bunlar değerlendirilecek hususlardır. Anayasa Mahkemesi'nin önceki ihlal kararına Yargıtay dairesi uymamıştı. Uymamasının gerekçelerini daha önce konuşmuştuk, Anayasamızın 83., 14. ve 148. maddesi ile Anayasamızın 148/14 fıkrasıyla. Tüm bunları değerlendirecek olan elbette ki olay mahkemenin önüne geldiğinde o mahkemeleri değerlendiriyor. Bu maddelerin yorumlanması bakımından Yargıtay'ımızla Anayasa Mahkememiz arasında bir görüş farkı ortaya çıkmıştı. Bu görüş farkından dolayı bir kararsızlık söz konusu oldu. Bu yeni bir karar. Bu kararın değerlendirmesini yine ilgili mahkemeler yapacaktır. Süreci takip edeceğiz."
Ne olmuştu?
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme’nin hakkında verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yaptığı ikinci başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı. AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkı”nın ihlal edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi.
Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.
Can Atalay'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen ise AYM'nin kısa kararın mahkemeye gönderildiğinin bildirilmesi üzerine harekete geçerek, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne mahkemeye başvurdu. Avukatlar, AYM kararın göre mahkemenin infazı durdurarak tahliye kararı verilmesini talep etti.
Anayasa Mahkemesi'nin ilk kararı
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkı ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiği sonucuna varmış, ayrıca Atalay'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, Atalay'ın 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili seçildiği, yasama dokunulmazlığına sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığı belirtilmişti.
Atalay'ın durumunun, Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen istisna kapsamında olduğu gerekçesiyle yargılanmasına devam edildiği ve tutuklu bulunduğu anımsatılan kararda, Atalay'ın, TBMM'de yemin edemediği ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getiremediği aktarılmıştı.
Bunun, başvurucunun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına müdahale anlamını taşıdığı anlatılan kararda, Yüksek Mahkemenin daha önce de benzer durumlarda hak ihlali kararlarına hükmettiği hatırlatılmıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Atalay'ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine vardığı aktarılan gerekçede, "Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa'nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir." tespiti yapılmıştı.
''Yeniden yargılama kararının gereği yerine getirilmeli''
Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığına işaret edilen gerekçede, şu tespitlere yer verilmişti:
"Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir. Derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararı kendisine ulaşır ulaşmaz -ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak- taraflarca başvuru yapılmasını beklemeksizin yeniden yargılama yapmak yükümlülüğündedir."
Yerel mahkemenin üst yazısındaki gerekçe
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kararı vermesi gerekenin Yargıtay olduğunu belirterek 31 Ekim’de dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na üst yazı yazan mahkeme, şu ifadeleri kullanılmıştı:
“Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararı Mahkememizin kararına ilişkin olmayıp, Yargıtay ilgili Ceza Dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından dosya Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiştir."
Daire karara uyulmamasına hükmetti, AYM üyelerine suç duyurusunda bulundu
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmeyen cezaevindeki Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumu ile ilgili mütalaasını, 3 Kasım’da 3. Ceza Dairesi’ne sunmuştu.
Mütalaada; “Hiçbir, devlet varlığına kasteden bir suçu işlemekle suçlanan bir kimsenin dokunulmazlığını kabul etmez. Aksi bir kabul, adalete olan inancı sarsarak kamu vicdanını da rahatsız eder. … Mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır. Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır ve madde kapsamına girmeyeceğini düşünmek mümkün değildir… Tahliye kararının reddi veya kabulü konusunda takdir yüksek Dairenindir” değerlendirmesi yapılmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasının ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay için “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı.
Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı.
Yargıtay kararı sonrası Atalay'ın avukatlarından ikinci başvuru
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararından sonra cezaevindeki Atalay’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması nedeniyle Yüksek Mahkeme’ye 1 Aralık'ta ikinci kez başvuru yapılmıştı. Avukatlar Atalay'ın; “Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı”, “adil yargılanma hakkı” ve “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının” ikinci kez ihlal edildiğinin tespitini ve bu ihlallerin ortadan kaldırılmasını talep ettiği belirtilmişti.
Anayasa Mahkemesi ; Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu 21 Aralık'ta görüşme kararı almıştı.
İkinci kez hak ihlali kararı veren AYM'nin kısa kararı
Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi.
Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline ise oy çokluğuyla karar verildi. Bu görüşe 3 üye katılmayarak karşı yönde görüş bildirdi.
AYM, ilk ihlal kararını 5'e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu sayı 3'e karşı 11 oldu.
AYM'nin kısa kararı, tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik işlemler için de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
Kararda, "Başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için anılan mahkemeye gönderilmesine oy birliğiyle, başvurucuya talebiyle bağlı kalınarak net 100 bin lira manevi tazminat ödenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir" ifadeleri yer aldı.
Yüksek Mahkemenin kararının gerekçesi daha sonra yazılacak.