Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Bursa’da aday tanıtım toplantısı düzenledi. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği programda konuşan Hüseyin Baş, Türkiye’nin sıcak gündemine ilişkin önemli konularda dikkat çekici açıklamalarda bulundu, Atatürk’e yönelik son zamanlarda artan saldırıların birer ajanlık faaliyeti olduğunu belirtti. 

BTP lideri Baş şunları söyledi:

“Çanakkale'de bir yiğit meydana çıktı. Bütün dünyaya İngilizin yenilebileceğini gösteren, sömürgeciliğin bitebileceğini gösteren, milletlerin millet olma bilincine sahip olduğunda kendi kaderlerini tayin edebileceğini gösteren bir yiğit çıktı. O'nun adı Mustafa Kemal Atatürk'tü. Bu duruma çok içerlemiş olan İngilizler o tarihten itibaren şu propagandaya başladılar; 'Biz bu Atatürk'ü yenersek, bu fikri yenersek, dünyada yeniden bu imparatorluğun sömürge hakimiyetini kurabiliriz' dediler. Bunu hayata geçirebilmek için ne yaptılar? Dünyanın dört bir yanına eğitim yoluyla, ticaret yoluyla, siyaset yoluyla fitne tohumları atmaya başladılar. Özellikle de ülkemizde Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerinden kavga çıkarmaya başladılar. Bu kavgayı çıkarırken size , 'Ben, sizi sömürmek istiyorum o yüzden de Atatürk'ü silmem gerekiyor dolayısıyla Atatürk'e türlü türlü iftiralar atıyorum' deseydi, ‘Dur bakalım, hadi oradan’ diyecektiniz ama bunlar kendilerince çok uyanık bir şey yaptılar. Zannettiler ki Haydar hoca bunu fark etmeyecek, zannettiler ki Hüseyin Baş bunu fark etmeyecek, zannettiler ki Bağımsız Türkiyeliler bunu fark etmeyecek. Sizin aranıza sizdenmiş gibi görünen ajanlar serpiştirdiler. Şimdi bu İngilizin derdi neydi; bütün dünyada tekrar sömürge imparatorluğunu kurmaktı. Bunu yapabilmek için sizdenmiş gibi görünen insanlarla birlikte, ajanlarla birlikte Atatürk’ü türlü türlü iftiralarla eritmeye çalıştılar. Bizim içimizdenmiş gibi görünen, Müslümanmış gibi, Türkmüş gibi görünen insanların niye bu kadar Atatürk ile kavga ettiğiniz şimdi anlıyor musunuz?” 

"Atatürk karşıtlığı ajanslık faaliyetidir"
Cumhuriyet karşıtlığının ajanlık faaliyeti olduğunu ifade eden Baş, şöyle devam etti:

“İsrail'in başkenti Tel Aviv'de bir İslam Üniversitesi var. Bu üniversiteden mezun olanlar Müslümanlarmış gibi Ortadoğu'ya serpiştirilmiş, birçoğunun cemaatler kurduğu, birçoğunun camilerde imamlık yaptığını İsrailliler kendi elleriyle servis ettiler. Meğer bizim hoca diye sağda solda gördüğümüz insanların bir kısmı aslında İsrail ajanıymış. Yine yakın zaman önce ajanslara 'Türkiye'de MOSSAD ajanları yakalandı' diye haber düştü. Bir baktık ki bizim mahalledeki Ayşe teyzenin aynısı, bizim mahallenin camisindeki hocanın aynısı MOSSAD ajanıymış, tutuklanmış. Bu MOSSAD ajanlarının hepsi tutuklandı mı zannediyorsunuz! Bunların büyük bir kısmı dışarıda, bunların bir kısmı sosyal medyada size vaaz veriyor, insanlar onlara alkış tutuyor. Sakın bu oyunlara gelmeyin. Bunların Cumhuriyet karşıtı, Atatürk karşıtı olduğu andan itibaren bir ajan faaliyeti olduğunu kafamızda kodluyoruz.” 

"Yaşadığınıza oy verin"
AKP’nin tarımı, hayvancılığı, sanayiyi bitirdiğini söyleyen Baş, “AKP 20 seneden beri Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne sokacağım, çağdaş bir ülke yapacağım diye tarımı bitirdi, sanayiyi bitirdi, hayvancılığı bitirdi, esnafı bitirdi, her şeyi bitirdi. Ama dönüyoruz bir cümle propagandaya oy veriyoruz. Duyduklarınıza oy veriyorsunuz yaşadığınıza değil. Okuduğunuza oy veriyorsunuz yaşadığınıza değil. Yaşadığınıza oy vereceksiniz. Ne yaşıyorsanız bunun faturasını sandıkta keseceksiniz. Gidiyorsunuz sonra tepki diye tıpkısının aynısına oy veriyorsunuz” dedi.

"Birini seçsen milliyetçilik elden gidiyor, diğerini seçsen cumhuriyet elden gidiyor, bir başkasını seçsen din elden gidiyor"
Hem milliyetçi, hem dindar, hem Atatürkçü, hem cumhuriyetçi olduklarını dile getiren Baş, “Türkiye'de siyaset öyle bir noktaya geldi ki; birini seçsen milliyetçilik elden gidiyor, diğerini seçsen cumhuriyet elden gidiyor, bir başkasını seçsen din elden gidiyor vs. Yahu bir ülkede bir tane adam yok mu; hem milliyetçi, hem dindar, hem Atatürkçü, hem cumhuriyetçi olsun. Yok mu bu ülkede bu adam? Bu ülkede bunu isteyenler yok mu? Şimdi siz Atatürkçü müsünüz? Evet. Cumhuriyetçi misiniz? Evet. Laik misiniz? Evet. Milletçi misiniz? Evet. Dindar mısınız? Evet. o zaman bu ülkeyi bunların hepsine evet diyenlerin yönetmesi gerekmiyor mu?” ifadelerini kullandı.

"Sürekli bir korku imparatorluğu"
Konuşmasında Şems ile Mevlana'nın bir sohbetinden alıntı yapan Baş, “Sürekli bir korku imparatorluğu. Her seçim aynı hikaye; biz gidersek sistem çöker! Sistem dediği de ne, yolsuzluk. Şems ile Mevlana'nın bir sohbetinden bahsedilir. Şems Mevlana'ya 'Düzenim bozulur, canım sıkılır, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını nereden biliyorsun' demiş. Bunlar gitti ne olacak? Asgari ücret 17 bin lira mı olacak? Emekli maaşı 10 bin lira mı olacak? Dolar 31 lira mı olacak? Enflasyon yüzde 70 mi olacak? Bunlar giderse ne olacak? Bunlar giderse yasama - yürütme- yargı bir tane adamın elinde mi toplanacak? Bunlar giderse Anayasa tanınmaz hale mi gelecek? Bunlar giderse biz ne kaybedeceğiz? Bunu deyin sandığa gidin ve 'Benim kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı' deyin. Dünyanın en güçlü insanı kaybedecek bir şeyi olmayan insandır, işte biz o insanız” dedi.

"Bunlar devleti öldürmenin peşinde"
AKP’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir tehdit olduğunu vurgulayan Baş, “Devletler de insan gibidir. Vücutta bir organ iflas etti, artık bitkisel hayat... Devletin organları neler? Devletin organları hukuken yasama yürütme yargı. Başka; eğitim öldü mü, sağlık öldü mü? Öldü. Siyaset öldü, bürokrasi öldü, denetim öldü, hepsi öldü. Ülkede ayakta kalan hiçbir şey kalmadı. Bu ne demektir? Devlet ölecek. Bunlar devleti öldürmenin peşinde. Ülkenin bütün imkanlarını tek bir adamın eline verdiler, O adam da başkalarının komiserliğini yapıyor. Geldiğimiz nokta bu, bitmiş bir haldeyiz. Dolayısıyla ben size şunu söylüyorum; başkaları gibi ya ben bir dönemi beğeniyordum diyemiyorum. Bunlar ilk geldiği günden beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir tehdit arz ediyorlardı ve bugün o tehdidin gerçek bir tehdit olduğunu yaşıyoruz” diye konuştu.

"Yaşadıklarımız fragman henüz filme geçmedik"
Seçim sonrası pahalılığın artacağı uyarısında bulunan Baş, “Bu yaşadıklarımız hala fragman, daha filmi yaşamadınız, bak tekrar ediyorum hala fragman izliyoruz, film çok feci, film çok kötü. Şimdi seçim geçecek, pahalılığa daha da hazır mısınız? Bugün hala evinize getirdiğiniz ekmeği getiremeyecek hale geleceksiniz. Bunu herkes için demiyorum, bu ülkenin yüzde 10’nu 8,5 milyon insan yapıyor. Bunların keyfi yerinde, hiçbir sorunları yok. Dünya yansın bir kalbur samanları yanmaz ama geri kalan 75 milyon insan evine ekmek götüremeyecek” dedi.