Fehmi Koru*

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti genel başkanı olarak, partisinin Ankara il ve ilçe belediye başkan adaylarını açıkladığı toplantıda, yorumculara göre, Merkez Bankası’yla ilgili gelişme üzerine de konuştu.

Daha doğrusu, konuyu yakından izleyen yorumcular, konuşmasının aşağıda alıntılayacağım bölümünün o konuya ait olduğu görüşünü paylaştılar.

O bölüm şu:

“Akla ziyan dedikodularla ekonomide binbir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar yürütüyorlar. Tüm umutlarını ülkemizin tökezlemesine bağlayanları, daha önce olduğu gibi yine hüsrana uğratmakta kararlıyız. Dedikodular üzerinden bir bardak suda fırtına koparmaya çalışan fitne tüccarlarını kesinlikle umursamıyoruz.”

Gazetelerin internet siteleri ile haber siteleri konuşmanın bu bölümünü “Erdoğan, Hafize Gaye Erkan’a sahip çıktı” başlığıyla sundular.

Dediklerini defalarca okudum, aynı sonuca varamadım.

Herhalde, cümlenin ‘kesinlikle umursamıyoruz’ diye sonlandırılması yorumculara bu izlenimi vermiş olmalı.

Oysa, o bölüm, Erdoğan’ın hemen her gün yaptığı türden, muhalefete ve muhalif medyaya çatmasından ibaret.

Çatmanın illa Merkez Bankası başkanıyla ilgili olması gerekmiyor.

Yapar veya yapmaz, ancak bu konuşmadan sonra Merkez Bankası başkanının istifa ettiğini veya görevden alındığını duyarsam, kendi hesabıma şaşırmam.

Konunun farklı yöne çevrildiğini düşünmemin bir başka sebebi daha var: Merkez Bankası başkanı ve ailesiyle ilgili tartışılan haberler muhalefetin veya muhalif medyanın işi değil. Bankanın başı örtülü bir çalışanının Cumhurbaşkanlığı’na -CİMER’e- gönderdiği bir şikayet başvurusuyla başlayan bir süreç söz konusu.

Dışarıya yansıyan başka ayrıntılar oldu, ama takip ettiğim kadarıyla, onları da muhalefet veya muhalif medya icat etmedi. Tersine, anamuhalefet partisinin genel başkanı en başta haberlere inanmadığını belli etti, muhalif medya da yansıtırken konuya ihtiyatla yaklaştı.

Sözün kısası, Erdoğan’ın suçlamasının Merkez Bankası olayı ile ilgisi bundan dolayı da kurulamaz gibime geliyor.

Ekonomi alanında iktidarın görüntüsünü bozan veya AK Parti yönetimini rahatsız etmesi gereken tek konu, Merkez Bankası etrafındaki tartışmalar değil zaten; en az onun kadar, hatta önemli başka konular var.

TÜİK’ten yapılan bir açıklamaya dayalı ‘algılanan enflasyon’ konusu bence daha önemli.

Ocak ayı, memur, işçi ve emekli kesimleri için önemli. İşçilerin asgari ücreti, memurlar ile SSK ve Bağkur emeklilerinin de maaşlarına zam bir önceki ayların enflasyon oranlarına göre belirleniyor.

Enflasyonu ilan eden TÜİK…

Asgari ücret ve zamlar, TÜİK’in bu ayın başında açıkladığı Aralık ayına ait enflasyon oranı sonrasında belirlendi. Asgari ücret 17 bin 2 TL, memur emeklileri maaş zammı oranı %49.25, SSK ve Bağkur emeklileri maaş zammı oranı da %37.57 olarak belirlendi.

2023 yılı için, TÜİK, enflasyonun %64.77 olduğunu açıklamıştı; oysa yine TÜİK ‘algılanan enflasyon’ için oranın %129.4 olduğunu duyurdu.

Resmi enflasyonun tam bir misli.

Algılanan enflasyon esas alınsaydı, yukarıda verdiğim zam oranları tam bir misli olacaktı.

Benim çevremde bu konu Gaye Erkan olayından daha fazla konuşuluyor.

Kabahat muhalefette veya muhalif medyada mı?

Maaşlar konusunun emekliler arasında konuşulan en önemli konu olmasının tek sebebi de, TÜİK’ten duyurulan ‘algılanan enflasyon’ oranı değil.

SSK ve Bağkur emeklisine fakirlik oranı altında 10 bin TL en düşük maaş… Memur emeklilerine uygun görülen %49.25 artışa karşılık diğerlerine %37.57 oranının reva görülmesi…

Nitekim, %37.57 oranının ilanından bir hafta kadar sonra, SSK ve Bağkur emeklilerine %5, ondan bir hafta sonra da memur emeklisi maaşı kadar artışa gidilmesi de muhalefetin veya muhalif medyanın yanlışı değil.

Bütün açıklamaları bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. Onları ardı ardına kendisine kim veya kimler yaptırdıysa, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüp onları suçlamalı.

En düşük emekli maaşı hala 10 bin TL. Asgari ücretin neredeyse yarısı. Oysa, birkaç yıl öncesine kadar, emekliler, asgari ücretin yüzde 20 üzerinde maaş alıyorlardı.

Cumhurbaşkanının yukarıda alıntıladığım konuşmasından bölüm, onun da durumun farkında olduğunu bana düşündürüyor.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.