Fehmi Koru*
İşe bakın siz: Ülkenin siyasi hayata da hakim ordusu, tam üç kez koltuğundan ettiği eski başbakanı, aynı göreve yeniden gelmesi amacıyla, gurbet hayatı yaşadığı Londra’dan getirip seçime katılmasını sağladı, ama Perşembe günü yapılan seçimde hiç beklenmedik bir şey oldu: Ordunun istediği eski başbakanın partisi seçimde beklenen başarıyı gösteremedi.
Ordunun ne yapıp edip cezaevine göndererek aday olmasını engellediği bir başka politikacının kadrosu sandıkta başarılı oldu.
Ülkenin dört bir tarafından hile yapıldığı itirazları eşliğinde hem de…
Seçimin yapıldığı gün ülkenin interneti de kesildi.
Merak etmiş olabilirsiniz: Bu gelişme Pakistan’da yaşandı.
Pakistan ordusu ülkenin gerçek sahibi. Hemen her önemli konuda son sözü ordu söylüyor. Politikacılar da, genellikle, ülkenin bu gerçeğine uygun tavırlar benimsiyorlar.
Zaman zaman iki güç odağı -ordu ile politik kadrolar- arasında ihtilaf çıkıyor, o durumda kaybeden hep politikacılar oluyor.
Nawaz Sharif o sebeple İngiltere’ye sığınmıştı.
Kazanan partinin şu sıralarda cezaevinde bulunan eski başbakanlardan olan lideri İmran Khan ise, İngiliz vatandaşı olarak geçirdiği gençlik yıllarında Oxford Üniversitesi’nde okumuş, kriket sporundaki becerisiyle de şöhret olmuş biriydi. İngiltere’nin en zengin iş insanlarından birinin sosyete güzeli kızı Jemima Goldsmith ile 1995-2004 yılları arasında evli kalmıştı.
İngiltere günlerinden sonra politikaya atılmak üzere geldiği memleketinde kurduğu (1996) Pakistan Tehreek-i İnsaf Partisi’nin (PTİ) başında girdiği 2002 yılındaki seçimde, milletvekili seçilmeyi başardı İmran Khan. PTİ 2013 yılında yapılan seçimde ikinci parti, 2018’deki seçimde ise sandıktan birinci parti olarak çıktı.
İmran Khan 2018-2022 arasında Pakistan başbakanıydı.
Başbakanlığı Meclis’te güvenoyu alamadığı için Nisan 2022’de bırakmak zorunda kaldı. Birkaç ay sonra da -Ağustos 2022’de- gözaltına alındı, devlet sırlarını açıklamak suçuyla özel bir mahkemede yargılanıp 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Pakistan siyasi hayatından silineceği gözüyle bakılırken, aa o da ne, partisi PTİ de kapatıldığı halde, seçime bağımsız olarak katılan kadrosu, Perşembe günü yapılan seçimde, 92 sandalye kazandı..
Geçmişte, başbakanlıkları sırasında, kendileriyle bazı konularda ters düştüğü bilindiği halde, ordunun kazanıp yeniden -dördüncü kez- başbakan olabilsin diye Londra’dan dönmesini sağladığı Nawaz Sharif’in partisi Pakistan Muslim League’in (PML.N) seçilen milletvekili sayısı 77’de kaldı. Pakistan Halk Partisi de 54 sandalyenin sahibi oldu.
Meclis 336 üyeli, hükümetin kurulabilmesi için en az 169 milletvekilinin desteği gerekiyor.
Ne olacak şimdi?
Ordunun istediği Nawaz Sharif veya yine onun partisinden seçilen ve daha önce kendisi de başbakanlık yapmış olan kardeşi Shehbaz Sharif, sandalye eksiğini diğer partilerden bazılarını yanına alarak tamamlayıp mı hükümeti kuracak, yoksa seçime bağımsız katıldıkları halde seçilmeyi başarmış PTİ kadrosu ekseninde bir koalisyon hükümeti mi kurulacak?
İmran Khan seçimin de gösterdiği gibi halk tarafından destekleniyor. Bu durumda halkın düzmece gözüyle baktığı kanıtlarla mahkum edilip siyasi yasaklı hale getirilen İmran Khan cezaevinde kalmaya devam edecek mi?
Seçim sonuçlarına bakılırsa, ağırlığını Nawaz’ın arkasına koyan ordu esas kaybeden…
PTİ-İmran sempatizanları, ülkenin çeşitli bölgelerinde sandıklara hile karıştırıldığını ve itirazları sonucu en az 30 milletvekili daha çıkaracaklarını iddia etmekteler.
Genelkurmay başkanı General Syed Asim Munir’in seçim sonucunun belli olması sonrasında yaptığı ilk açıklama, Nawaz’dan ve partisinden vazgeçilebileceği, İmran Khan’ın cezaevinden çıkmasının bile mümkün olabileceği şeklinde yorumlanıyor.
Bu yazımı, günler öncesinden izlemeye başladığım Pakistan seçimi sonrasında meydana gelenlerle ilgili taze bilgileri çeşitli kaynaklardan derleyerek yazdım. Bunu yaparken, ülkemizin hayli uzakta kalmış bazı özelliklerini hatırlar gibi oldum.
O özelliklerin Pakistan’da sona ermesi dileğiyle…