Fehmi Koru*
Seçime kısa süre kala iktidar ve muhalefetin gündemleri birbirinden giderek muazzam biçimde ayrışıyor.
Muhalefet genellikle iktidarın yakınında meydana gelen gelişmeleri önemseyip üzerine atlıyor.
İktidara zarar vereceğini düşünerek…
Nedir onlar?
Tuzla Piyade Okulu’ndaki törende, 10 Kasım günü, bir teğmenin yakasına Atatürk fotoğrafını takmak istememesi ardından meydana gelen gelişmeler bunlardan biri… Fotoğrafı takmak istemeyenle birlikte onunla kavgaya tutuşan altı subay da ihraç edilmiş…
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in tarikat ve cemaatları sivil toplum kuruluşu (STK) olarak gördüklerini ve onlarla eğitime katkı konusunda protokol imzaladıklarını açıklaması ardından patlayan gürültü… Muhalefet konuyu 15 Temmuz uğursuz darbe girişimini ve FETÖ yapılanmasını hatırlatarak eleştiriyor.
Bir de Şeyh Said konusu var. 1925’te Cumhuriyet’e karşı başlatılan isyanın simge ismi olan Şeyh Said’in aslında bir halk kahramanı olduğunu biri ortaya atmış, muhalefet neredeyse 100 yıl öncesine ait bu konuyu da önemli sayıp birilerine laf yetiştiriyor…
Peki de seçime gidilirken halkın gündeminde bu konular ne kadar yer alıyor?
Bence hiç yer almıyor.
Daha da önemlisi, muhalefet bu konuları öne çıkartan söylemi önemseyerek kendisine zarar olarak dönecek bir yanlışa sürükleniyor.
Muhalefet partilerinin, özellikle de CHP’nin, bütün kamuoyu yoklamalarında görülen, seçimlere de yansıyan yüzde 25’i aşmayan kemikleşmiş oy oranıyla üç ay sonraki yerel seçimden başarıyla çıkması neredeyse imkansız.
İstanbul ve Ankara ile birlikte son seçimde aldığı önemli 11 büyükşehirin belediye başkanlığını yeniden kazanabilmesi için, CHP’li olmayan seçmenden de oy alması gerekiyor CHP’nin…
Tıpkı bir önceki seçimde olduğu gibi…
O seçimde CHP ile İYİ Parti ittifak kurmuş, birkaç başka parti de, ya o illerde aday çıkarmayarak ya da seçmenlerini serbest bırakarak, CHP-İYİ Parti ittifakının adaylarının kazanmasına yol vermişlerdi.
Bu seçimde İYİ Parti kendi adaylarını çıkartıyor…
HEDEP/DEM de muhtemelen ayrı adaylarla seçime gidecek.
CHP de klasik seçmeniyle baş başa kalması yetmezmiş gibi, ortaya ne için atıldığı belli olmayan dikenli konuları sahiplenerek ve böylece 28 Şubat günlerindeki ideolojik tavrını benimseyerek, önceki seçimde adaylarına oy verebilmiş bazı seçmenleri kendinden uzaklaştırıyor.
Helal olsun.
İktidar ise, muhalefetin düştüğü kısır döngüye hiç benzemeyen farklı bir yol tutturmuş durumda.
AK Parti ile MHP arasındaki bir ara çözülmeye yüz tutmuş görüntüsü veren bağlar her zamankinden daha güçlü olarak varlığını belli eder oldu. MHP’den lider düzeyinde AK Parti’ye ve özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sahip çıkan açıklamalar birbirini takip ediyor.
Orada sağlam bir ittifak var.
AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçime gidilirken, geniş seçmen kitlesini yeniden Cumhur İttifakı adaylarına oy vermeyle sonuçlanacağını düşündüğü mesajlar veriyor.
Gazze ön planda…
Ekonomideki sıkıntıları kabullenen, ancak sorunların üstesinden kendilerinin gelebileceği umudunu veren ifadeleri yine ondan duyuyor kamuoyu.
Kendisine ‘dünya lideri’ görüntüsü verecek temasları birbiri ardına gerçekleştiriyor.
Yalnız kendi klasik kitlesini arkasında tutmayı hedefleyen bir söylem tutturmuyor Erdoğan, o işi muhalefetin -özellikle de CHP’nin- sözcülerine bırakmış görünüyor; son seçimlerde AK Parti’den uzaklaşmış seçmenleri kazanmayı hedeflediği gibi, yeniden değişebileceği izlenimi veren yeni bir söylemi var ve onunla da demokrat kimlikli kitleyi hedefliyor.
Seçime kadar kim bilir daha ne gibi sürprizleri olacak AK Parti’nin…
Muhalefet ile iktidarı karşılaştırdığımda, ortaya çıkan tablo, muhalefet açısından fazla iç açıcı görünmüyor.
Acaba onların da sürprizleri olacak mı?
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden aynen alınmıştır.