Politika

Genel başkanlığın ardından ofis açan Kılıçdaroğlu: Günlerim yoğun geçiyor

“Konumuz hep ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılardan nasıl kurtarılabileceğine ilişkin oluyor”

CHP’nin önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerin ardından neler yaptığı merak ediliyor. Atatürk Mahallesi’nde açtığı ofisine giden Kılıçdaroğlu, “Sıcak siyasetin içinde sorgulamalar ve konulara derinlemesine inilmesi pek mümkün olmuyordu. Oysa bu tür görüşmeler son derece önemli. Hele vakit yönünden bir sıkıntınız yoksa” diyerek günlerini nasıl değerlendirdiğini anlattı.

Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:

“Konumuz hep ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılardan nasıl kurtarılabileceği”
“Aslında günlerim yoğun geçiyor. Sosyolog ve felsefecilerin bir araya gelmesi, üzerinde durdukları konular çok ilgi çekici. Bunların arasına tarihçi de olunca sohbet çok anlamlı ve derin oluyor. Konuşulan konulardan birisi ‘orta sınıf’ idi. Bu, siyasette konuştuğumuz konuları daha da derinleştiriyor. 6 Aralık’ta yine ofiste bir araya gelip sohbetimizi sürdüreceğiz. Daha sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden bir grup öğretim üyesiyle bir araya geleceğiz. Onlarla diğer ülkelerde ve Türkiye’deki durumu, gelişmeleri konuşacağız. Kuşkusuz bunlar son derece yararlı görüşmeler. Eski ve halen kamuda çalışan bürokratlardan, eski ve halen siyasette olan isimlerden gelenler oluyor. Bunlar yalnız CHP’li değil, farklı siyasi partilerden de var. Konumuz hep ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılardan nasıl kurtarılabileceğine ilişkin oluyor.

“Gidiş iyi bir gidiş değil”
“Türkiye’de çok ciddi bir yoksullaşma var. Orta gelir grubu toplumda ahlak ve adalet anlayışı konusunda en duyarlı kesimdir. Ama orta gelir grubu azalıyor, toplumda çürüme derinleşiyor. Toplumda çürüme ve ahlak çöküntüsü, adında Adalet ve Kalkınma olan bir siyasi parti döneminde daha da artmış durumda. Gidiş iyi bir gidiş değil. Üstelik bunlar her şeyi ‘din adına’ yaptıklarını söylüyorlar. İnsanlar artık yoksul olmalarını kader olarak görüyor. O yüzden hakkını aramıyor, sorgulamıyor. Bir tarafta ahlak çöküntüsü, adalet duygusunun yok edilmesi, yoksullaşma yaşanıyor. Ama bir tarafta buna neden olanlardan kendisini niçin yoksullaştırdığını, adalet duygusunun neden ortadan kalktığını, neden bu durumlara düştüğünü sormuyor, sorgulamıyor. Yoksullaşmasını, ahlaki çöküntüyü bile Allah’ın takdiri olarak görüyor.”