L.Z. isimli kadın, kızını arkadaşının evine bıraktı. Bir süre sonra L.Z.’nin peşinden koşarak gelen S.T., kadını yanağından öperek ’yanağın tatlıymış’ dedi. Kadının şikayeti üzerine S.T. hakkında ’cinsel saldırı’ suçundan dava açıldı. 

Mahkeme, sanığın cinsel saldırı suçunu işlediği vicdani kanaatine varılarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102’nci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62’nci maddesinin birinci fıkrası ve 53’üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verildiğini duyurdu.

Sanık avukatı, eylemin gerçekleşmediğini, olay yeri olduğu iddia edilen yerin ve zamanın suçun işlenmesine imkan vermediğini, keşif yapılmadığını, sanığın daha önceden benzer suçlardan sabıkası bulunmadığını, tanıkların görgüye dayalı bilgisi olmadığını, somut delil bulunmadan mahkumiyet kararı verildiğini öne sürerek kararı temyiz etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanığa verilen cezayı çok buldu. Kararda söyle denildi:

"Tüm dosya çerçevesine göre sanığın, olay günü reşit mağdureyi tutarak yanağından öpmesi şeklinde sübuta eren eyleminin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesinden dolayı 5237 sayılı Kanun’un 102’nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması neticesinde fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur. Sanık müdafiin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün oy birliği ile bozulmasına karar verilmiştir."