CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi'nin TİP milletvekili Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararına uymaması ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin olarak, "Erdoğan'ın başına geçtiği bu darbe girişimine direniyoruz, direnmeye devam edeceğiz" dedi. Özel, Meclis'te parti grubuyla başlattıkları oturma eylemine devam edeceklerini duyurdu. Durumu "devlet krizi" olarak nitelendiren Özel, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da rahatsızlık duyduğunu ancak yapması gerekeni Meclis adına yerine getirmediğini savundu.
Özel, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konuları değerlendirdi.
Özel, İsrail'in saldırısı altındaki Gazze'de yaşanan sivil ölümlerine dikkat çekerken, Batı dünyasını "Filistin'e sahip çıkmaya" çağırdı. Özel, "İlk fırsatta insani yardımların ulaşmasını sağlamak, soruna dikkat çekmek için Filistin'e gideceğiz. Bunun için girişimlerde bulunuyoruz" dedi.
Özel'in açıklamasından satır başları şöyle:
"(Ölümlü sel felaketi) İktidar partisi ilk kez iklim krizinin bunlara sebep olduğunu söyledi. Toplumun bir kısmı bahane uydurmayın, bir kısmı da iklim krizi bütün dünyanın sorunu dedi. İklim krizinin varlığını kabul etmek önemli ama hükûmetler buna bir doğal afet, biz ne yapalım diyecek durumda değiller. Bütün dünya dirençli kentlerden bahsediyor, dirençli kentler için iktidarın hazırlık yapması gerekiyor.
İBB'den bahsedebiliriz. Bu hafta sonu İstanbul'a metrekareye 30 ila 50 kg yağış düştü. Bu rakam daha önce AKP iktidarında, 50 kg için tarihin en büyük yağışları, yapacak bir şey yok diyordu. Üsküdar su altında kalıyordu. Ancak bu hafta sonu öyle görüntüler görülmedi. İBB, bu yatırımlara 40 milyar TL, yerin altına harcadı. Göllenme, taşkın, sel ve hayat kayıpları yerine bir metropole yakışır düzeydeydi görüntüler. İşte CHP belediyeciliği! Ekrem Başkanı ve ekibini tebrik ediyoruz.
Bu hafta sonu CHP'den bir heyetle birlikte, Bosna Hersek'te olacağım.
13 bin 300 Filistinli hayatını kaybetti. Yüzde 70'i çocuk ve kadın. Hepimizin gözünün önünde elektrikleri kesilen bir hastanede çocuklar çığlık atarak hayatını kaybetti. Bu büyük zulüm karşısında dünyanın güçlüleri sessizliğe büründüler. 1995'te sustular, yıllar sonra savaş suçu dediler. Bugün yapılması gereken, timsah gözyaşları yerine Filistin'e sahip çıkmaktır. İlk fırsatta insani yardımların ulaşmasını sağlamak, soruna dikkat çekmek için Filistin'e gideceğiz. Bunun için girişimlerde bulunuyoruz.
Perşembe günü Sayın Meclis Başkanı ile bir araya geldik. Anayasa, iç tüzük meseleleri ileri tarihe kaldı. Ama Meclis Başkanımıza Can Atalay özelinde... Yargıtay'ın birkaç yere birden had bildiriyor. 1-Hatay seçmenine karşı bir meydan okuma var. Mesele devamında Can Atalay krizini çok aşıyor. AYM'ye diyor ki, ben Anayasa'yı tanımam. Meclis'e diyor ki, ben altıyüzünüzü de takmam. Meclis Başkanı'na 'karar aldım, neden okumuyorsun' diye ayar veriyor. Numan Kurtulmuş da rahatsızlık duyuyor ama bu noktada yapması gerekenleri Meclis adına yapmıyor. Tarafsız bir Meclis Başkanlığı görevi için yola çıkmıştı. Yaşanan mesele, bir mahkemenin ve ona cesaret veren parti genel başkanının anayasayı tanımama krizidir, mesele bir devlet krizidir. Mesele, anayasanın bir sayfasını tanımayayım yarın ses çıkmazsa meclisi de tanımamamanın, anayasasız bir düzeni dayatmanın, meclisi tanımamamın, belki seçimleri bile yapmamanın hesabı içinde olan bir darbe girişine direnip direnmeme meselesidir. CHP, Erdoğan'ın başına geçtiği bu darbe girişimine direnmeye karar verdi. Grubumuz toplandı, ikinci bir karara kadar bu mücadelemiz Meclis'te sürecek. İktidarın korkusuyla bazı merkez medya ve yandaş kanallar gözlerini kapamış durumdalar. Erdoğan'ın karşısında bu darbeye direniyoruz, direnmeye devam edeceğiz.
Emekliler nereden nereye geldi 20 yılda gördük. Erdoğan'ın emekliye mesajı şuydu 'biliyorum, açsın, endişelisin ama tehlike büyük, beni seçmelisin yoksa bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler, ülkeyi böldürecekler, bana oy ver ben senin durumunu düzelteceğim' dedi. Dediler ki, 'Ya ezan durursa, ya vatan bölünürse, biraz aç kalalım, söz verdiler çözecekler' dediler. Seçim bitti. Sabah ezanını okuyan müezzinin hakkını yine CHP savunuyor. Herkese verdikleri promosyonu vermiyorlar.
Ezanın, vatanın, bayrağın, muhalefetle, CHP ile derdi olmadığı ortaya çıktı ama seçim bitti Erdoğan'ın da emekliyle ilgili bir kaygısı olmadığı ortaya çıktı.
Erdoğan seçildiğinde ekmek 5 lira, bugün ekmek 7 lira. Erdoğan seçildiği gün asgari ücret 2 bin 280 ekmek alıyordu, bugün 1620 ekmek alıyordu. Seçimden bu yana asgari ücretli 652 ekmek kaybetti. En düşük emekli maaşı 7,5. Haziranda 1500 ekmek alıyordu, şimdi 1071. 429 ekmek çaldılar emeklinin maaşından.
Bu sene asgari ücret görüşmeleri de emekli aylığı görüşmeleri de o kadar kolay geçmeyecek. Emekliyi de emekçiyi de karınca gibi ezdirmeyeceğiz! Karıncanın kardeşi var o da CHP'dir!
Hrant Dink'in katledilmesinin Türkiye'de yarattığı büyük travmayı 16 yıl sonra bir kez daha yaşadık. Bir çocuktan katil yaratan derin güçler, bir güvercin katilini serbest bıraktılar. Gözümüzün içine baka baka 'muhalefet toparlanacağız diyorsunuz, hep birlikte olacağız diyorsunuz, bundan sonra meydanlarda olacağız, hak arayacağız diyorsunuz. Hak, hukuk, adalet diyorsunuz, biz buradayız' dediler. 'Biz icap ettiğinde katilimize de sahip çıkarız' diyorlar. Biz buradayız! Siz katilinize sahip çıkıyorsanız, biz namuslu insanlar, iyi insanlar birbirimize de bu ülkeye de sahip çıkacağız, size teslim olmayacağız!
Nerede bir adaletsizlik varsa orada olacağız!
Dışarıda soru yanıtlamak yok artık. Dışarıyı çekiyorlar, burayı vermiyorlar. O yüzden arkadaşlar dışarıda soru sormayacaklar. Çok merak ettikleri 50+1 tartışmasına buradan cevap verelim.
10 Kasım 2021'den önce, 5 Ekim 2019'da Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor ki, '50+1 rastgele bir tercih değildir. Bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir'. Solcuları, sosyal demokratları, Kürtleri bu devleti yönetmene değer görmüyor ya, kendince bir koalisyon yapacak, oradan ayrılmayacak. Biz yaptık, biz önerdik demiyor. Kürt'ü Alevi'yi solcuyu, emekçiyi, onların temsilcilerini dışarıda tutan bir anlayış. 10 Kasım 2021'e gelince Karamollaoğlu ziyaretinde 50+1'in mahsurlu olduğunu anladık diyor. İttifak ortağından yanıt geliyor, '50+1 hesabını eleştirenleri anlayışla karşılamamız abesle iştigal olur, bu masum bir talep değildir' diyor. Tartışma rafa kalkıyor. Geçen günlerde Erdoğan 50+1 şartının değişmesi isabetli olur, yanlış işler yapılıyor diyor. MHP'nin yanlış bir yol olduğu, onunla birlikte olmanın bir hata olduğu, MHP'nin sırtında kambur olduğunu açıkça ifade ediyor. Hep birlikte susuldu, beklendi ki Devlet Bey buna ne diyecek... Devlet Bey, 'eksiklikleri olabilir ama taviz verilemez, ama cumhurbaşkanımız ile aramızı da kimse açamaz' dedi.
1- Bizim CHP olarak bunlarla meşgul olmamız mümkün değil. Sayın Erdoğan, sen ne değiştireceksin bilmiyorum, sistem mi değiştireceksin, ortak mı, ittifak mı değiştireceksin, rahmetli Erbakan'a attığın kazıkta olduğu gibi gömlek mi değiştireceksin. Ne değiştirirsen değiştir emin ol bizimli birlikte anayasa değiştiremeyeceksin.