Bel ağrısı nüfusun yüzde 75-85’inin yaşamlarının herhangi bir dönemini etkileyen önemli bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkıyor. Dünyada ağrı çeşidi olarak baş ağrısından sonra ikinci sıklıkta görülüyor. Bel ağrısı ile en çok 35-45 yaşları arasında, kadın ve erkekte eşit oranda karşılaşılıyor. Ancak 60 yaşın üzerinde kadınlarda bel ağrısının görülme sıklığı artıyor.
Fazla kilolar, gebelik, uzun süre ayakta durmayı gerektiren durumlar, uzun süre yüksek topuklu ayakkabı giymek ve her iki bacakta uzunluk farkı ve bazı meslekler bel ağrısına neden oluyor. Bel ağrısı gelişmeden bel kaslarını geliştirecek egzersizler yapmak, hareketli olmak ve aşırı kilolardan kurtulmak büyük önem taşıyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uz. Dr. Ayşe Yener Güçlü, bel ağrısı ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR
Bel ağrısı kaburgaların alt kenarı ile kalça arasındaki ağrı olarak tanımlandığını belirten Uz. Dr. Ayşe Yener Güçlü, “Kısa bir süre (akut), biraz daha uzun (sub-akut) veya uzun bir süre (kronik) sürebilir. Bel ağrısı hareket etmeyi zorlaştırır, yaşam kalitesini ve zihinsel sağlığı etkileyebilir. Bel ağrısı spesifik veya spesifik olmayan olarak ikiye ayrılır. Spesifik bel ağrısı, omurgadaki belirli bir hastalıktan veya yapısal sorundan kaynaklanan veya ağrının vücudun başka bir kısmına yayılması sonucu oluşan ağrıdır. Spesifik olmayan bel ağrısı, ağrıyı açıklayacak bir hastalığı veya yapısal nedeni tanımlamanın mümkün olmadığı durumlardır. Bel ağrısı vakalarının yaklaşık yüzde 90’ı spesifik değildir” dedi.
NEDENİ BİLİNMEYEBİLİR
Bel ağrısı sırttaki kas veya tendonların yaralanması gibi pek çok farklı durumdan kaynaklanabildiğine dikkat çeken Uz. Dr. Ayşe Yener Güçlü, “Bel ağrısı belirtileri aniden ortaya çıkabileceği gibi yavaş yavaş da gelişebilir. Ağrı hafiften şiddetliye kadar değişebilir. Bazı durumlarda ağrı yürümeyi, uyumayı, çalışmayı veya günlük aktiviteleri yapmayı zorlaştırabilir veya imkansız hale getirebilir. Bazen ağrı, bir şeyi almak için eğilmek gibi belirli bir olaydan sonra olur. Bazen acıya neyin sebep olduğu ise bilinmez” ifadelerine yer verdi.
Uz. Dr. Ayşe Yener Güçlü, bel ağrısını artıran risk faktörleri şöyle sıraladı: “Yaş: Bel ağrısı artan yaşla birlikte daha sık görülür; 40’lı yaşlardan sonra daha sık görülür. Egzersiz yapmamak: Sırt ve karın bölgesindeki zayıf, kullanılmayan kaslar bel ağrısına neden olabilir. Aşırı kilo: Aşırı vücut ağırlığı bel ve sırt bölgesinde ekstra stres oluşturur. Hastalıklar: Bazı artrit ve kanser türleri bel ağrısına katkıda bulunabilir. Uygunsuz ağırlık kaldırma; doğru pozisyonda ağır bir şey kaldırmak bel ağrısına yol açabilir. Sigara içmek; sigara içenlerde bel ağrısı artmaktadır. Bunun nedeni sigara içmek öksürüğe neden olabilir ve bu da bel fıtığına yol açabilir. Sigara içmek ayrıca omurgaya giden kan akışını azaltabilir ve osteoporoz riskini artırabilir.”
“GEÇMEYEN BEL AĞRILARINI İHMAL ETMEYİN”
Uz. Dr. Ayşe Yener Güçlü uyarılarını şöyle sürdürdü: “Belde keskin ve kalçaya veya bacakların arkasına doğru yayılan bir ağrı olabilir. Ağrı genellikle eğilme gibi belirli pozisyonlarda daha kötüdür ve uzanma pozisyonunda iyileşme gösterir. Genellikle bel ağrısı dinlenme, ağrı kesiciler ve fizik tedavi ile iyileşir. Kortizon enjeksiyonları ve osteopatik veya kayropraktik manipülasyon gibi uygulamalı tedaviler ağrıyı hafifletebilir ve iyileşme sürecine yardımcı olabilir. Birkaç haftadan uzun süren, dinlenme ile geçmeyen bel ağrılarını önemsemek gerekir. Akut olabilecek bir bel ağrısı, ihmalden dolayı kronik bir hale gelebilir ve bu nedenle tedavi planı daha da zorlaşabilir.”
“BEL AĞRISI BİRÇOK HASTALIĞIN HABERCİSİ OLABİLİR”
Tüberküloz, brusella gibi hastalıklar, kemik erimesi (osteoporoz ); kireçlenme, başka bir yerden yayılmış ya da omurganın kendisinden kaynaklanan kanserler bel ağrısına neden olabildiğini belirten Uz. Dr. Ayşe Yener Güçlü, “Aynı zamanda mide, karaciğer, böbrek gibi organ rahatsızlıklarının bel bölgesine yayılmasından kaynaklanan bel ağrıları da söz konusu olabilirken bazı bel ağrıları ise psikolojik kaynaklıdır. Bu nedenle bel ağrısının neden kaynaklandığını bulmak, altta yatan başka bir hastalık varsa tedavisinin planlanması için önemlidir” ifadelerine yer verdi.
Uz. Dr. Ayşe Yener Güçlü, bel sağlığı için dikkat edilmesi gerekenleri şöyle açıkladı:
“Bir ağırlık taşımanız gerekirse, yükü vücudunuza eşit olarak paylaştırdıktan sonra taşıyın. Yerden cismi alırken dizlerinizi kırın ve çömelerek alın, belden eğilmeyin. Yüksek topuklu veya topuksuz ayakkabı giymeyin. Ayakkabılarınızın topuklarının yüksekliği normal, ökçeleri yumuşak olsun. Herhangi bir bel rahatsızlığı geçirdiyseniz jimnastik, golf, tenis, güreş, boks, judo, halter, futbol, basketbol gibi sporlardan uzak durun. Bunların yerine yürüme ya da yüzme gibi sporları tercih edin. Yüksek bir yere bir eşya koyarken ya da alırken ayağınızın altına yükseltici koyun, uzanmayın. Aşırı kilo almaktan kaçının. Otomobil kullanırken koltuk belinizi desteklesin. Uzun yola çıkarken belinizi ince bir yastıkla destekleyin. Omurganın fizyolojik kıvrımlarına uyum gösterebilen ortopedik yatakları tercih edin. Kalça ve dizler hafifçe bükülü, karna çekilmiş olacak şekilde yan pozisyonda yatarak uyumakla bele binen yükü en aza indirirsiniz. Bilgisayarda çalışırken başınız dik, beliniz ve kalçanızın arka kısmı destekli olmalıdır. Ekranı tam karşıdan görebilecek pozisyonda bulunmalı, kollarınız rahat, ön kol ve bilekleriniz aynı çizgi üzerinde yere paralel olmalı. Ayaklarınızı altına bir basamak ile desteklenmelidir. Herhangi bir bel rahatsızlığı geçirmiş ve iyileşmişseniz, uzman doktorunuzun önerdiği egzersizleri aksatmadan yapın. Egzersiz sonrasında şiddetli ve 15 dakikadan fazla süren bir rahatsızlık ortaya çıkarsa mutlaka bir uzman doktora danışın.”