Politika

Eski TBMM Başkanı Şentop'tan 'Büyük İsrail' açıklaması: Hedefinde Türkiye topraklarının bir kısmı da var

Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, "Büyük İsrail hedefi olarak baktığımız şey, Nil'den Fırat'a kadar ülke sınırları. Bu büyük İsrail sınırları içerisinde Türkiye topraklarının bir kısmı da var. Dolayısıyla biz şimdi bu büyük projenin belki 1 veya 2'nci adımlarını görüyoruz" dedi.

Eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Edirne'de Trakya Üniversitesi'nin akademik yılı açılışı törenine katıldı. Balkan Kongre Merkezi'ndeki törene Edirne Valisi Yunus Sezer, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, akademisyen ve öğrenciler katıldı.

Akademik yılın ilk dersini, '21'inci Yüzyıl'da Dünya ve Türkiye' başlığıyla veren Şentop, özellikle dünya genelinde son dönemde Ukrayna-Rusya Savaşı ile başlayan ve son dönemde İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına değindi. Dünyanın hemen her yerinde ciddi bir krizin yaşandığını, son örneğin ise İsrail'in Filistin'e yönelik saldırıları olduğunu belirtti.

20'inci yüzyılın insanlık tarihinin en kanlı yüzyılı olduğunu ifade eden Şentop, " Her ne kadar bizler yaş itibarıyla ikinci yarısını daha çok yaşamış olsak da ilk yarıdaki kadar kanlı olaylar görmedik. İki dünya savaşında yaklaşık 100 milyon insan öldürülmüştür. Bunu yapanlar aslında Batılılardır, Avrupalılardır. Öncelikle kendi içlerinden insanları daha sonra dünyanın farklı yerlerinde milyonlarca insanı öldürmüşlerdir. İnsan öldürmek, katliam yapmak, soykırım yapmak dediğimizde ve bu konuda dökülen kanları dikkate aldığımızda esasen en büyük soykırımcıların, katliamcıların, katillerin Avrupalılar olduğunu görüyoruz. 20'nci yüzyılın ilk yarısı bunun en büyük şahididir" dedi.

"İsrail yapay bir oluşum olarak meydana geldi
İsrail'in tarihte benzeri görülmemiş şekilde kurulduğunu anlatan Şentop, "İsrail devleti tarihte benzeri görülmeyecek şekilde ortaya çıkmış devlettir. 100 yıl öncesine gittiğimizde İsrail'in olduğu yerde Yahudiler yok. Yani bir devleti oluşturacak halde bir topluluk değil. Birtakım ortaya atılan Siyonizm gibi düşünceler var, bu coğrafyada bir halk oluşturulmaya çalışılıyor. Daha sonra bu sayı arttıkça, savaşarak toprak elde etmek suretiyle de birtakım sınırlar ortaya çıkıyor ve bunun üzerine bir devlet kuruluyor. Tarihe baktığınızda 19 asır boyunca Yahudilerin bölgede bir devleti yok. Ancak 19 asır öncesine gittiğinizde bölgede bir Yahudi devletinden söz edebiliyoruz. Bu çerçevede baktığımızda İsrail'in yapay bir oluşum olarak bölgede meydana geldiğini görüyoruz. Bu ise temelde Siyonizm isimli bir ideolojiye dayanıyor" diye konuştu.

"İsrail katliamları 7 Ekim öncesinde de var olan bir şey"
İsrail'in Gazze'ye saldırması için bir bahaneye ve karşıdan gelece taarruza ihtiyaç duymadığını dile getiren Şentop, "Toplamda bakarsak en azından 56 yıldır İsrail tarafından bu saldırılar devam ediyor. Gazze'ye, Batı Şeria'ya canı istediği zaman bomba, füze atılması her zaman karşılaşılan olaylar. Dolayısıyla işin bütününü görmek gerekiyor. Bölgede İsrail'in sivillere yönelik katliamları, soykırım derecesinde yeni bir olay değil, 7 Ekim sonrasında başlamış olay değil, 7 Ekim öncesinde de var olan bir şey. Artık gördüğümüz tabloda bir savunma hakkı değil İsrail'e bir saldırı hakkı sahipleniliyor birçok batılı siyasetçi tarafından" diye konuştu.

"Büyük İsrail hedefinde Türkiye de var"
Bölgede 100 yıldan bu yana 'Büyük İsrail' hedefi planının uygulandığını da ifade eden Şentop, "Büyük İsrail hedefi olarak baktığımız şey, Nil'den Fırat'a kadar ülke sınırları. Bu büyük İsrail sınırları içerisinde Türkiye topraklarının bir kısmı da var. Dolayısıyla biz şimdi bu büyük projenin belki 1 veya 2'nci adımlarını görüyoruz. Ama gizli saklı değil, böyle bir proje var ve 100 yıldan fazla zamandır var. Bu projenin sonraki adımlarından birisi de bizim kendi ülke topraklarımızın da mevzu bahis olduğu bir saldırı da söz konusu. O açıdan bugün Türkiye'de bu olan bitene karşı gösterilen tepkiler bir Gazze veya bir Filistin tepkisinden ibaret değil, ileride çok uzak zamanda değil, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü de hedef alan bir büyük saldırganlığın, azgınlığın karşısında durmak anlamına geliyor. Meseleye bu açıdan bakmak lazım. İşte burada Türkiye'yi rahatsız eden şey bu öngörüdür. Bu noktada Türkiye'nin menfaatlerini bütün siyasi tartışmanın üzerinde gören bir yaklaşımı ortaya koymamız lazım. Bu hassasiyet gerektiren bir husustur" ifadelerini kullandı.