İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Çatalca Belediye Başkan adayı Erhan Güzel ile birlikte; ilçenin kırsalında bulunan Muratbey, Ovayenice, Elbasan ve Çakıl mahallelerinde köy turu yaptı. Vatandaşlar, kendilerini selamlayan İmamoğlu ve Güzel’e sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu, köy meydanlarında kendisini karşılayan Çatalcalılara kısa konuşmalar yapıp, anı fotoğrafları çektirdi.
Turun ardından ilçe merkezine ulaşan İmamoğlu ve Güzel, Çatalca Cumhuriyet Meydanı’nda halkla buluştu. Meydanı dolduran vatandaşlar, İmamoğlu ve Güzel’e sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu, “Ekrem abi seninle olan aşkımız, çiftçinin borcu gibi hiç bitmesin” dövizini okuduktan sonra, şunları söyledi:
"Kurban olurum sana. Allah korusun. Çiftçinin borcunu bitireceğiz. Çiftçiye, Çatalca'da güzel günleri daha fazlasını yaşatacağız. Çiftçiye desteklerimizi, tam iki katına çıkaracağız önümüzdeki dönemde. İstanbul'da çiftçiye 1 ver 10 al, 2 ver 50 al. Bak öyle bir şey bu. Bereket bu bereket. Bir avuç insana 1000 ver, bir tane 1 lira gelmez size. Bu bir avuç insana var ya, 1000 ver, hepsi gider. Onun için ver çiftçiye, bereket gelsin İstanbul'a kardeşim. Ver, üretene ver. Üretene ve üreten ahlaklı insanlara, bu güzel insanlara, bu memleketin yurdum insanına ver. Vereceksin. Emekliye ver. Emekliye vereceksin. Emeklinin başı öne eğildiği zaman, bu milletin başı öne eğik demektir. Bunlar saygıyı, hürmeti bile ezdiler. Emekliye verilecek 1 lirayı, ‘Bütçeye yük’ diye tariflediler.
"O iş bitti kardeş"
Cumhuriyette yönetici nasıl bakar biliyor musunuz? Gülerek bakar. Yönetici vatandaşına şefkatle bakar. Yönetici, vatandaşına sert bakamaz. Talimat veremez. Had bildiremez. Cumhuriyette yönetici, vatandaşına bakarken haddini bilecek haddini. Öyle oy verenmiş, oy vermeyenmiş… Yok, o devir bitti. Öyle mülk sahibi falan yok. Mülk sahibi, 86 milyon yurttaş. Onun için, ‘Ben karar verdim, olacak!’ O iş bitti kardeş. Kanal İstanbul gibi felaket projelerine nasıl ‘dur’ dediysek, ‘dur’ demeye devam edeceğiz. Asla izin vermeyeceğiz.
Kırık sandalye hatırlatması: Az kalsın düşüyorduk
Oysa, sadece İstanbul'un sorunlarını konuşmak için, mesela Sayın Cumhurbaşkanı'ndan defalarca, yıllarca randevu istedim. Doğru mu? Verdi mi? Ayrımcılığa uğradık. Böyle bir şey olabilir mi? Bir kere bile randevu vermedi. Sadece ilk seçildiğimizde, fazla ısrarcı olunca, 30 tane büyükşehir belediye başkanını davet etti. Hatırlar mısınız? Ne tesadüfse, 30 kişinin orada herkesin önünde ismi yazıyor, bana kırık sandalye denk geldi. Bak, bak, bak. Hatırlıyor musunuz? Az kalsın düşüyorduk. Allah'tan sporcuyum da yerden böyle ayağa kalktık hemen yani. Sonra da bana demez mi? ‘Bak israf ediyorsun, sandalyeyi kırdın.’ Dedim ki, ‘Vallahi birincide değil ama ikincide daha sağlam oturuyorum da ondan’ dedim.”